ALÝ GALÝP USTA

www.facebook.com/groups/aligalip/ (Buradan ulaþabilirsiniz)
ALÝ GALÝP USTA ÖLMEMELÝ
Ulaþ DEMÝRAY
"Bu yazý 20.OCAK.1992 tarihinde ÖNDER GAZETESÝ` nde yayýnlanmýþtýr."
Enez`li dostlarým Ruhi Baba ile Rasim Meriç yaz sonunda Kusadasi`nda kýsa sure misafirim oldular. Dogaldýr ki konular Enez ve cevresi ile Trakyali dostlarýmiz uzerinde yoðunlastý... Olenler, bizleri birakip gidenler oncelikli olarak geldi gundeme... Bedri Firinci, Ýbrahim Yoluzar, Irfan Kaptan, Kasap Ismail, Nihat Bakerci, Þaban Suen ve daha pek coklarý belleklerden hiç silinmeyecek anýlarla birakip gitmiþlerdi bizleri.
Onlarýn acý haberlerini Þevket Kurt`tan telefonla aninda almistým.Ali
Galip Usta`nýn ebedi yolculugunun haberini ise Ruhi Baba bu kisa ziyaretin hemen
baþýnda bir hançer gibi bastýrýverdi yüregime..Ýlk yilan baligini onun elinden yemistim... Onun elinden yilan baligi yemenin bir ayrýcalýk oldugunu ise çok sonralarý anladim. Bu ayricaliktan Edirne`nin pekçok Valisi, Kesan`in pek çok Tiimen Komutani basta olmak üzere onlarca Enez Konugu da yararlandi. Hatta, Kenan Evren Cumhurbaskani olarak Edirne`yi ziyaret ettiginde de zamanin valisinin ve komutanlarýnýn yüzünü güldüren sofranýn ardýndaki YÖNETMEN yine Ali
GALÝP`di.... Yemek yapmayi ve sunmayi bir sanat haline dönüþtüren bir BÜYÜK
USTA idi O..
Kimdi? Neydi? Nereden gelmiþti? Yakýnlarý var mýydý? Kimse bilmezdi. Tüm dünya ile dost ve barýþýk bir insandi... Ýçkiyi çok seven, çok içen ama içtikçe de güzelleþen nadir bir yapýsý vardý. Yaþam felsefesi, nükteleri, anýlarý, kitaplara ,senaryolara konu olacak kadar zengindi... Ben çaðýmýzýn ve Trakya` mýzýn Nasrettin Hoca`sý gibi görürdüm onu... Abarttýðýmý da sanmýyorum... Galiba o da biraz ona özenirdi... Yuklüce içilen bir günün sonunda kendisini tabutla taþýtýp, tam bir yol kavþaðýnda ?Ben saðlýðýmda bu taraftan giderdim? diyerek yaptigi esprinin baska, bir açiklamasi olabilir mi?... |
70`li yillarýn basmda Enez`e bir ustegmen olarak geldigimde ilk tanidigim insanlardan biriydi Ali Galip.. Hükumet Binasýnýn karsisýnda viran bir yapida 2 masali bir "Aþ Evi" vardi. Ne yiyeceginize siz degil o karar verirdi. Kaþla göz arasinda icad ediliveren yemeklerin lezzetine, sohbetinin ince nuktelerle suslenmiþ doyumsuz tadýný da kattýðýnda, basit bir ogle yemegi bir solene dönüsurdü... Bir kaç gun suren bu lokanta isletmeciliginden sonra elde avuçta biriken birkaç kurus, içki içmenin bir zevk ve sanata dönüþtürüldüðü bektasi sofralarýnda tüketilinceye kadar Ali Galip Usta`yi "AÞ EVÝ" nde bulamazdiniz. Eldeki avuçaki tükenince, yine bir dosttan borç olarak alýnan ilk sermaye ile "AÞ EVÝ`"ni yeniden açar, bir sonraki Özgür yaþamý için kisa sureli esaretine yeniden baslardi.
Ali Galip icin bir roman yazabilirim. Ama bu görev benden evvel Enez`in, Ipsala`nýn ve Kesan`ýn aydinlarýna düsen bir gorev olmali...
Ben burada sadece onun ölümüyle sessiz sedasiz Ýpsala mezarligina býrakýlývermesine isyan ediyorum... Öyle bir solukta topraða gomülüverecek ve unutulacak bir insan degildi o... Ozgür yasamýn buyuk bir abidesi, insanligin güzel bir örneði, yaþam sevgisinin güçlü bir göstergesi ve gerçek bir DOST du... Enez`i ziyaret edenlerin mutlaka görmek tanimak istedikleri bir tarihi eserdi... ENEZ ve ALI GALIP ayrýlmaz bir bütünün vaz geçilmez parçalarýydýlar..
Yýllar önce kendisi için yaptirdigi bir MEZARLIK PROJESI vardý. Eminim ki Enez`de gömülmek ve öylesi bir mezarda sonsuza dek kalmak isterdi. Ama olmadý?Ama ben, hala daha dostlari hayattayken Ali Galip ile ilgili anýlarý derleme yolunda çalýsmalar yapýlmasýnýn gerekliliðini savunuyorum.
Ali Galip`ler ölmemeli... Enez`liler Ali Galip`i sonsuza deðin yaþatmalý...